Bağlantılar


Ana Sayfa

Hakkımızda

Duyurularımız

Projelerimiz

İhaleler

İletişim

Neden biz?



Geçmişten geleceğe ait köprü olan tarihi eserlerimizin son teknoloji kullanarak eskime ve yıpramadan kurtarılmasının gerekliliği ...

OKUMAK İÇİN

İletişim Bilgilerimiz



Tel :(216) 577 39 63

Fax :(216) 577 39 65

E-posta:vakifinsaat@vakifinsaat.com.tr

Web: www.vakifinsaat.com.tr

GEÇMİŞTEN GELECEĞE  AÇILAN KÖPRÜ

VAKIF İNŞAAT RESTORASYON VE TİC. A.Ş.

TAMAMLAMIŞ OLDUĞUMUZ PROJELERİMİZ

TRABZON ÇÖMLEKÇİ EVLERİ

Binaya Değirmendere caddesinden anıtsal bir sokak kapısıyla girilir. Kapının iki yanında yivli, korent başlıklı sütunceler ve üzerinde bitki motifleriyle süslü bir alınlık bulunur. Sağ taraftaki sütuncenin başlığı kırılmıştır. Sokak kapısından sonra avluya gelinir. Buradaki sütunlar birinci katın balkonunu taşır.Orjinalinde Konsolosluk olarak kullanılan bina daha sonra resmi daire olarak kullanılmış, son olarak da işyeri ve konut olarak kullanılmıştır. Bina zemin kat üzerine iki katlı inşa edilmiştir. Giriş cephesi Değirmendere caddesine bakar. İyi bir işçilik gösteren demir kapıyla girildikten sonra hemen holdeki karo taşta binanın yapım yılı (1904) yazılıdır. İçte kullanılan bir çok malzeme Fransa' dan getirilmiştir.


EDİRNE MERKEZ SARAY HAMAMI

Edirne'nin fethinden sonra Sultan I. Murat buyruğuyla 1365 tarihinde temeli atılıp, 1368 tarihinde tamamlanan ilk Saray (Saray-ı Atik) döneminden ayakta kalabilen tek yapı Saray Hamamıdır. Bu hamam önceleri yalnızca saraya hizmet verirken sonra halka açılmış ve Selimiye'ye vakfedilmiştir. Bazı tarihçiler bu hamamın ayakta kalabilmesini Selimiye'nin yapımı yıllarında kullanılmış olmasına bağlarlar. Eski Saray'ın yıkılması ve Selimiye Camii'nin yapılmasıyla Sultan Selim Vakfı'na dahil edilerek bir halk hamamı haline getirildi.

ELAZIĞ-MERKEZ HÜKÜMET KONAĞI

Elazığ Eski Hükümet Konağı 1896 yılında zamanın Valisi Enis Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı imparatorluğu döneminde yapılan bu bina Kültür ve Turizm Bakanlığının 28.03.1985 tarih ve 814 sayılı kararı ile Korunması Gerekli Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir.

KAZAKİSTAN HOCA AHMET YESEVİ TÜRBESİ

Ahmet Yesevî'nin türbesini Sultan Timur'un yaptırdığı bilinmektedir. Rivayete göre, Hoca, Timur'un rüyasına girip zafer müjdeler. Timur da Türkistan zaferinden sonra Yesi'ye gelir ve Hoca'nın kabrinin üstüne, bir şükran ifadesi olarak, türbe yaptırır. Zamanla harap olan türbe, Şibanî Han tarafından onartılır. Birçok defa tamir gören türbe, Sovyetler Birliği zamanında korumaya alınıp 1978 de ziyarete açılmış, 1989 yılında türbenin bulunduğu bölge "Tarihi Kültür Koruma Mıntıkası" olarak ilân edilmiştir

İSTANBUL-BÜYÜK MECİDİYE CAMİİ


Büyük Mecidiye Camii, halk arasında Ortaköy Camii, İstanbul Boğaziçi'nde Beşiktaş ilçesinin, Ortaköy semtinde sahilde bulunan Neo Barok tarzında bir camiidir.

Cami, Sultan Abdülmecit tarafından Mimar Nigoğos Balyan'a 1853 yılında yaptırılmıştır. Oldukça zarif bir yapı olan cami Barok üslubundadır. Boğaziçi'nde eşsiz bir konuma yerleştirilmiştir. Merdivenle çıkılan yapının tek şerefeli iki minaresi vardır. Duvarları beyaz kesme taştan yapılmıştır. Tek kubbenin duvarları pembe mozaiktendir. Mihrap mozaik ve mermerden, mimber ise somaki kaplı mermerden yapılmıştır ve ince bir işçiliğin ürünüdür.


İSTANBUL VAKIF GURABA HASTANESİ

1843 (hicri 1261) yılında Sultan Abdülmecit'in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından kurulmuş ve 1845 yılında ilgili vakıfname ile ''Bezm-i Alem Gureba-i Müslimin Hastanesi'' ismiyle Müslüman fakirlere tahsis edilerek vakfedilmiştir.1826 yıllarında,şiddetli bir çiçek hastalığı salgınının başgöstermesi,yeni sağlık kurumlarının kurulması zaruretini doğurmuştur. Bu durumu gören Bezm-i Alem Valide Sultan oğlu Padişaha başvurararak yeni bir hastanenin kuruluşu için girişimlere başlamıştır.Valide Sultan bir gece gördüğü rüyayı ertesi günü yorumlatınca ,yorumcu kendisine ''öyle bir hayır işleyeceksin ki dünya durdukça ikiyüz erkek senden hayırla bahsedecek''demiştir.Bunun üzerine kurulacak olan hastanenin ikiyüz yataklı erkek hastanesi olmasına karar verilmiştir.


İSTANBUL- FATİH’İN YARGILANDIĞI MAHKEME BİNASI

Fatih Sultan Mehmet, yeni yaptıracağı caminin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Sinan Atik isimli Rum mimara teslim eder. Mimar, bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fatih de buna sinirlenerek mimarın elini kestirir. Mimar Sinan-ı Atik, padişah aleyhine dava açar. Fakat ne Galata ne de Eyüp kadılığı padişahı yargılamayı göze alamaz. Mimarın şikâyetini Üsküdar Kadısı Hızır Bey kabul eder ve davayı açar. Mahkemeye celb edilen büyük padişah, başköşeye geçmek istediyse de davacıyla birlikte mahkeme huzurunda ayakta bekletilir. Yargılama sonunda, padişah suçlu bulunur. Ceza olarak mimara yapılan haksızlığın aynısının tatbik edilmesine, yani padişahın elinin kesilmesine karar verilir. Rum mimar, mahkemenin verdiği bu büyük karar karşısında şaşkına döner ve davasından feragat eder. Mimar kısası istemediği için, Fatih, günde on altın tazminata mahkûm olur ve hatta kısastan kurtulduğu için, bu tazminatı kendiliğinden yirmi altına çıkarır. Böylece padişahın eli kesilmekten kurtulur.

Evliya Çelebi'nin aktardığına göre, mahkemenin kararından sonra Fatih çıkardığı demir sopayı kadıya göstererek; "Eğer sen Allah'ın hükmünü uygulamayıp, elimi kesmeye beni mahkum etmeseydin bununla senin başını paramparça ederdim" der. Kadı Hızır Bey Çelebi de sakladığı kamayı çıkararak cevap verir; "Sen de benim hükmümü kabul etmeseydin, ben de bununla seni delik-deşik ederdim."

EDİRNE AYŞE KADIN CAMİİ

Ayşe Kadın Semtinde, eski İstanbul yolu üzerinde, Düz Kaldırım Caddesindedir. Çelebi Sultan Mehmet'in kızı Ayşe Hatun tarafından 1468 yılında yaptırılmıştır.

Yapının çeşmeleri ise kışın abdest almak için ateşle ısınır şekilde yapılmıştır. Musluklarını ısıtmak için, 1647 yılında bir kazan inşa ettirilmiştir .